Annecik İçin Mücadele
Harry’nin kafası karışık… Babasının genç karısı Kell, bir süredir onun kankası Randall’a göz kırpıyor, gülüyor, ses tonuyla bile adamı tavlamaya çalışıyor. Asıl bomba ise şu laf: “Bana anne deme, mama de…”
İki genç odada sözde ders çalışıyor ama konu sürekli Kell’e kayıyor. Randall, Harry’yi dürtüyor: “Oğlum kadın sana bakıyor, sen hâlâ kitaptasın.” Harry ise çekingen: “Üvey annem sonuçta. Hem seninle daha ilgili sanki…”
Kell ise kapı arkasında kulak kesilmiş. Randall’ın “Ben kadını önce dille fethederim” sözünü duyunca, dudak büküyor ama içinde başka şeyler kabarıyor.
Harry evi terk edince Randall’la baş başa kalıyorlar. Flört artık saklama gereği duymuyor. Randall lafı koyuyor: “Senin kocan sana yetiyor mu gerçekten?”
Kell’in cevabı net: “İyi adam ama… kadın gibi hissettirmiyor.”
Kelimeler yerini ellere, bakışlara bırakıyor. Kırmızı iç çamaşırları ortaya çıkıyor, ağızlar boş durmuyor…
Tam o sırada Harry içeri giriyor. Gördüklerine inanamıyor. “Anne, sen ne yapıyorsun?” diye bağırıyor. Randall kafasını eğiyor: “Kanka kusura bakma…”
Ama iş işten geçmiş durumda.
Kell’in gözleri dolu: “Yalnızdım, çok yalnızdım…”
Harry, içindeki bastırdığı hissi haykırıyor: “Peki ya ben?”